Orta Doğu’da yeniden yükselen tansiyon, özellikle İran ile İsrail arasında çıkan savaş , sadece bölgeyi değil, Türkiye’yi de ekonomik ve sosyal anlamda etkileme potansiyeline sahiptir. Savaş, küresel petrol ve doğalgaz fiyatlarını hızla yukarı çekerken, enerji ithalatına bağımlı olan ülkemizde enflasyonu tetikleyebilir, üretim ve ulaşım maliyetlerini artırabilir.
Jeopolitik risklerin artması, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelik güvenini sarsabilir; döviz kurlarında dalgalanmalara ve ekonomik belirsizliklere yol açabilir. Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin en büyük gelir kaynaklarından biri olan turizmi de doğrudan etkiler.
Alanya gibi turizmin kalbi olan bölgelerde güvenlik algısının zedelenmesi, başta Avrupa ve Orta Doğu ülkeleri olmak üzere birçok pazardan gelen turist sayısında düşüşe neden olabilir. Özellikle rezervasyon iptalleri ve artan işletme maliyetleri, sezonun zayıf geçmesi riskini beraberinde getiriyor.
Türkiye, savaşın doğrudan tarafı olmasa da, komşu coğrafyalardaki istikrarsızlıklar nedeniyle ekonomik ve turistik açıdan kırılgan hale gelebiliyor. Bu nedenle krizlere karşı hazırlıklı olmak, turizmde pazar çeşitliliğini artırmak ve iç turizmi desteklemek her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.
Savaşsız, barış dolu bir dünya dileğiyle…